Hakan Korkmaz yazdı... Ne söylerse tersini yaparlar! Samimi olmak lazım

Halkın rahatsızlığını sahada da gören iktidar, önce sığınmacıların bayramda ülkelerine gitmesini kısıtladı sonra Suriye’de 1 milyon sığınmacının dönüşünü sağlayacak briket ev projesini açıkladı ve adeta bunu yaparak toplumun gazını almaya çalıştı.

Özellikle Sayın Cumhurbaşkanının başta İdlib olmak üzere birkaç bölgede 1 milyon sığınmacıyı ev sahibi yaparak geri dönüşlerinin sağlanacağı projeyi açıklamasının ardından yandaş medyada birçok gazeteci, yazar aklınıza kim geliyorsa bu projeyi konuşmaya başlamıştı.

Bende bu gelişmelere rağmen iktidarın sığınmacılar konusunda samimi olmadığını düşündüğümü belirtmiştim.

"Ülkemizde İstanbul gibi bir metropolden tutunda her anlamda gelişmiş koca koca modern şehirlere siyasi irade eliyle yerleştirilen sığınmacıların ülkelerinde adeta çöl gibi bir arazide yapılan briket evlere hem de gönüllü gidecekleri fikrine ben aklı başında kimsenin inanacağını zannetmiyorum açıkçası." demiştim.

Kısa süre sonra görüldüğü üzere bugün Sayın Cumhurbaşkanı, Suriye’de 100 bin briket ev projesinin tüm hızıyla devam ettiğini ama hiçbir sığınmacıyı bu evlere yerleşmeleri konusunda zorlamayacaklarını belirtti.

Ki daha dün bir bugün iki haklı çıktığımızı gösteren minvalde açıklamalardır bunlar diye düşünüyorum.

Siyasi açıdan “Savrulma” diye de yorumlanabilir bu açıklamalar diye düşündüğümü de ifade etmek isterim.

Anlaşılan o ki; Suriyeli sığınmacılardan “Bize briket ev yapın, biz ülkemize döneriz” şeklinde bir talep olmamış!

Malum ekonomik tabloda boşa harcayacak tek bir kuruşumuz bile olmadığı gerçeğinden yola çıkarak sormak isterim ki;

Siyasi irade, Suriye Arap Cumhuriyeti’ne ait topraklarda neye, hangi talebe dayanarak adeta yaşam alanları inşa etmeye ve böyle bir projeye girişmiş ve ciddi bir maddi yükün altına girmiştir?

Evet madem genel anlamda bu konu milli bir mesele ve siyasete alet edilmesin diyorsa birileri... "Ben yaptım oldu" mantığıyla değil... Birkaç gün arayla birbirini tutmayan açıklamalarla değil... Aksine tutarlı ve son derece şeffaf, ayrıca siyasi kaygılardan uzak olabildiğince samimi olmak lazım diye düşünüyorum.

NE SÖYLERSE TERSİNİ YAPARLAR!

AK Parti kurucuları arasında olup önemli görevlerde bulunduktan sonra bu cenahtan ayrılıp halen CHP Konya Milletvekili olan Abdüllatif Şener, yıllar önce katıldığı bir televizyonda iktidara yönelik şu oldukça dikkat çekici tespitte bulunmuştu...

“Ne söylerse tersini yaparlar!”

İşte bende oldukça dikkatimi çeken bu ifadeleri haber haline getirmiştim... Çünkü bu ifadeleri muhalefetten biri söylese dikkatimi çekmezdi ama partinin kurucuları arasında ve önemli görevlerde bulunmuş birinin bunu demesi ilginçti!

Sonra Sayın Şener’in “Ne yaparsa tersini söylerler” şeklinde benzer siyasi tespitlerde bulunduğunu da, ne kadar haklı olduğunu da gördük.

Sadece iki tane dikkat çekici örneği hatırlayalım...

Rahip Brunson olayı...

“Bu fakir bu görevde olduğu sürece alamazsınız” demişti Sayın Cumhurbaşkanı...

Sonra ne oldu?

Aldılar.

Cemal Kaşıkçı olayı...

“Kaşıkçı cinayetinde Suudi Arabistan bizden belgeleri almak istedi. Belgeleri dinletiriz ama vermeyiz, bir de bunları yok mu edeceksiniz. Ses kaydında üst düzey asker açıkça ‘Ben kesmeyi iyi bilirim’ diyor. Bunlar dünyayı enayi zannediyor, insanları enayi zannediyor. Bu millet enayi değil, hesabı sormasını bilir” demişti Sayın Cumhurbaşkanı...

Sonra ne oldu?

Geçenlerde Suudi Arabistan’a Kaşıkçı dosyasını teslim ettiler.

Deniz Yücel olayı falan o kadar çok bu şekilde konular var ki... Fakat uzun uzun hepsinden bahsetmeye gerek yok diye düşünüyorum.

Diyeceğim o ki;

Sayın Cumhurbaşkanı bir konuyu ne zaman üst perdeden ele alıp konuşsa... Aklıma Abdüllatif Şener’in “Ne söylerse tersini yaparlar” sözü ve siyaseten yaptığı bu tespit gelir.

Bugün bir etkinlikte gündemdeki sığınmacılarla ilgili konuşan ve “Mültecilere sonuna kadar sahip çıkacağız” diyen Sayın Cumhurbaşkanı, Esad’ı kastederek “Onları katillerin eline ve kucağına atmayacağız” şeklinde ifadelerde bulundu.

Gerçek anlamda savaş mağduru olup ülkemize sığınan tek bir sığınmacının bile geri gönderilmesine karşı olduğumu ve bu konuda Sayın Cumhurbaşkanı ile aynı düşündüğümün altını çizerek belirtmek isterim ki;

Günün birinde tıpkı Rahip Brunson'u aldıktan sonra Trump gibi, tıpkı Deniz Yücel'i aldıktan sonra Merkel gibi Esad’ı da Sayın Cumhurbaşkanına teşekkür ederken görürsem şaşırmam açıkçası... Şimdiden söylüyorum.

Çünkü siyasetçilerin, ne söylediklerine, ne de yaptıklarına artık şaşırmayacak kadar tecrübeyi yaşaya yaşaya edindik çok şükür.

Bekleyelim bakalım neler olacak, hep birlikte izleyelim.

Hakan Korkmaz

Revizyon Gazetesi

Genel Yayın Yönetmeni

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.